Ayağa Kalkma Zamanı: Kendini Yargılamadan Sadece Hissettiğini Yap
İlginç bir dönemden geçiyoruz. Sürekli değişen enerji dalgaları, mevsimsel değişikliklerle beraber her birimizin bünyesini allak bullak etti.
Uzun süredir sanki genel bir temizlik için alan açılmıştı. Tüm ilişkiler ve bunların dayandırıldığı sebepler ayan beyan ortalara döküldü. Kendimizle olan ilişkimiz de dahil buna. Neredeyse eskisi gibi kendi kendimizi kandırmak ve görmek istemediğimiz veya kulak ardına atıp ertelediğimiz hiçbir şeyden kaçamadık. Zaman bizim için olayları hükümsüz kılmadı.
Sorumluluğumuzu alarak kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz için türlü fırsatlar sundu evren bize. Bunları fırsat olarak görmeyenlerimiz için, kontrol edemediğimiz onlarca olay bir anda önümüze yığıldı ve çaresizce baka kaldık dibe çöktük. Hayata ve olaylara yetişemedik, oradan oraya sürüklendik.
Fırsat olarak görenlerimiz ise kendi merkezlerimize bir adım daha yaklaşmak ve bir kat daha kabuk atmak için kullandı bu süreci. Yaşanan her tecrübede, bırakmaya çalıştığımız davranış kalıplarında ve / veya hala alttan alta bilinçsizce beslediğimiz eski duygularımıza çıplak gözle bakma imkanı bulduk. Gizli ajandalarımızın bir bölümüne daha göz atabildik.
Elbette bazen çok kolay olmadı kendi kurduğumuz oyunlar ile yüzleşmek. Cesaret, en yakın dostumuz oldu, kendimize doğru yürürken bile.
Son günlerde bu enerji dalgasına bir yenisi daha eklendi. Her birimizin bilinçli veya bilinçsiz şekilde kullandığı ve maruz kaldığı bir konuya dikkat çekerek: Manipülasyon!
Yine öyle tatlı konu başlıkları ile geldiler ki karşımıza…
Yardım bekleyen yakın arkadaşlarımız, akrabalarımız, bize neyin doğru olduğunu öğretmeye çalışan büyüklerimiz, sevgililerimiz, sosyal davranışlarımızı yargılayan veya doğalından uzak kucaklayan yabancılar, her yaptığımıza aferin diyen tüm yakınlarımız, korku dolu düşleriyle iş yaşamımız ve hepsinin ortasında kendine inanmaya çalışan, kendi hislerine ulaşmaya çalışan bizler.
Şimdi ayağa kalkma zamanı.
Ayağa kalkıp dürüstçe, berrak bir şekilde kendini yargılamadan sadece hissettiğini yapma zamanı.
Verdiğin kararların toplumsal değerlerle örtüşmemiş olması, genellemelere uymaması seni zorlayabilir. Kendini acımasız, özensiz, kötü kalpli hissedebilirsin.
Kaybetme korkusu, yalnızlık hissi adım atmanı engelleyebilir. En basit kaçış yöntemini kullanıp, kendine acıyabilirsin. Alışılmışın dışında davranmak isteyen halini yargılayıp, kendini kendi dehlizlerinde hapsetmeye çalışabilirsin…
Ama olan şu ki…
Manipülasyonlara rağmen kendi hissinde kalan, kendi yargısı ve dışarıdan gelen yargılara rağmen öz bağlantısında nefes alan bilinç, merkezine doğru, o eşsiz berrak varoluş ışığına doğru büyük adımlar atmış olacaktır.
Dünyaya ‘tarif edilen’ iyi insanlar olmaya gelmedik. Dünyaya kim isek o olmaya geldik, öğretilenden, satın aldıklarımızdan bağımsız bir şekilde ışığımızı parlatmaya geldik.
Ancak sahip olduğumuz ışığı parlatabilir ve sahip çıkabiliriz… Bize ait olanı.
Tüm bu süreçler her birimiz için büyük fırsatlar, öz bağlantımıza, gerçekliğimize uymayan tüm duygu, düşüncelerden dolayısıyla bu duygu düşünceleri temsil eden kişi veya oluşumlardan temizlenme veya dönüştürme olanakları sağlıyor.
Temizliğin yanında gelen manipülatif davranışlar ise, halihazırda soyunmuş olduğunuz kimliklerinizden uzaklaşınca, güçlendirmemiz gereken zayıf karnımızı apaçık ortaya koyuyor.
Artık nerelerden ne şekilde manipüle ediliyor ve ediyoruz net bir şekilde görebiliyoruz.
Metafizik öğretide en önemli araçlardan birisi gözlemcidir. Olayları yargılamadan kritize etmeden etiketlemeden, aynen bir video kamera gibi gözlemlediğimizde, sadece duygulardan arınmış bir bakış ile gerçeği görerek oradaki yarayı iyileştirmiş oluruz.
Manipülasyona açık taraflarımızı gördüğümüzde, manipüle etmeye ihtiyaç duyan halimizin altında yatan gizli ajandayı okuyabildiğimizde, bilinç asla eskisi gibi olmayacaktır. Bu dönüşümün ta kendisidir.
Şimdi, sakince bir film izler gibi tüm duyguları izleme, oyunun bütününü görme, tüm oyuncuları onurlandırma ve ilahi planın muhteşemliğine şahit olmanın keyfini çıkarma zamanı.
Hep beraber ayakta alkışlayacağımız günler olsun