Buluşma
Çocuk olmak, genç olmak, yetişkin olmak hepsi başlı başına birer konu. Çocukluğunda kendisini yeterince ifade edememiş ve varlık özelliklerini ortaya koyamamış ben gibi kişiler, yetişkin olduklarında hem çocuk parçalarından hem de genç insan parçalarından kopmuş, eksik bir yetişkin tablosu çizerler. Öyle ki bu yetişkin görünümlü insan, duygu değişimlerinde, kayıp veya sıkışmış parçalarının davranış ve ruh hallerine bürünüp oralardan bakar durumlara. Olayın ateşli dönemi geçip olana baktığında artık bir yetişkin gibi bakıyordur ve bu yetişkin yeterince hakim değilse kimliklerine parçalarını yargılar, utanca düşer, öfke ile kendini cezalandırır. Küçük ve genç parçalarının korkularını gerçekleştiriverir. Hepimiz kendi kazdığımız çukura düşmüyormuyuz?
Tekrar o parçaların bulunduğu zamana dönüp birleşmek önemlidir. Oradaki korkmuş, gözü yaşlı çocuğu sarıp sarmalamak, bilgisiz kayıp genç insanı anlamak kol kanat germek, hiç hatırlamadığınız yaşlarda doğduğunun yaşamda olduğunun farkında olmayan bebeği ışığa çıkarmak paha biçilemeyecek değerdedir. Affetmek dediğimiz nedir ki anlamaktan öte.. Sevmeyi bilmeyenleri, sizi sarmalayamamış olanları, ihtiyacınız olduğunda çekip gidenleri, güzelliğinizi görememiş olanları, küçücük bir dokunuşla güven duygunuzu besleyemeyenleri affedin.. kendi kayıp parçalarımıza bakarken, aynı bilgisizliği kendimize yapmış olan bizler mi anlayamayacağız bizi bölen, parçalayan olayları veya kişileri...
En derinlerimde bir kız çocuğu buldum bugun. Saçı yapağı olmuş karanlık ücrada yaşarken. Dile kolay 39 yıldır bir köşede zifiri karanlıkta aç, sefil ve yalnız. Ağlamıyor, isyan etmiyor, yaşamıyor. Sanki hala doğmayı ve kucaklanmayı bekliyordu.
Gözleri daha açılmamış bebeği gün ışığına çıkarmak ne zormuş. Karanlıklara alışmış olanı, yaşamda varlığını sürdürdüğünden haberi olmayanı...
Alıp yıkadım onu, mis kokusunu içime çektim. Saçlarının yapağısını temizledim, gözlerinde kurumuş çapaklarını... Buradayım güzelim, göğsümün ortasındasın. Kalp atışlarım ninni olsun sana, sarsın sarmalasın. Hergün biraz daha büyü, biz artık 39 yaşındayız. Yaşamadığın çocukluğunu anlatayım sana, toprağın bana anlattığı gibi. Güzel insanları anlatayım, aslanların masallarını, kuşların muhteşem kanatlarını. Birine sevgiyle sarılmanın ölçüsüz güzelliğini, anlayışın narin çiçeklerini. İlk gülücüğünü göreyim, yüzüme dokunan minik ellerini hissedeyim, ben buradayım güzel miniğim.