İnsan Toprak ve Aidiyet Üzerine
Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür…
Gitmesek de, görmesek de, o köy bizim köyümüzdür…
Orda bir ev var uzakta, o ev bizim evimizdir…
Gitmesek de, kalmasak da, o ev bizim evimizdir…
Bu şarkıyı çocukluğumdan beri her söylediğimde, her duyduğumda içimde bir yerler burulurdu sebebini hiç bilmediğim bir şekilde. İnsanın aitlik duygusuna o kadar çok basıyor ki parmağını, tüm genetik bilgine işlemiş acılarını sızlatıyor bir şekilde.
Yaşadığımız topraklarda o kadar çok azınlık topluluk var ki; neredeyse azınlıklar çoğunluk olmuş durumda. Bu topraklarda doğan büyüyen milyonlarca insan, bu topraklara ait olmadıkları hissiyle yetişiyor, çocuklarını aynı eksiklikle büyütüyor ve bu zincirleme acı nesilden nesile gömüle gömüle aktarılıyor. Oysa tüm insan bilimleri ve ruhani bilgiler, insanın toprak ile olan bütünlüğünü ve ilişkisinin gücünü her daim vurgular. Bunu biraz daha açmak gerekirse; Toprak Ana tüm canlıların, yeryüzünün kucaklayıcısıdır. Tüm yaşamın, varoluşun yegane mucizevi örneğidir. İnsanın toprakla olan bağlantısını yemek ve barınmak ihtiyaçlarının başlıca kaynağı olarak sınırlandırmak toprağın hayatımızdaki önemini eksik tanımlayacaktır. Toprak, kadim dinlerin de anlattığı gibi insan varlığının yapı taşıdır. Dolayısıyla ruhumuzun bölünmez bir parçasıdır toprak. Bizlerin atasıdır.Aitlik duygumuzu bize kökten verendir. Anne babamızdan önce bizi doğurandır. Insan olarak hepimiz gücümüzün büyük bir kısmını topraklarımızdan alırız. Bu yüzden, azınlıkların nesiller boyu yaşamış oldukları acılar, sömürüler, işkenceler ve yerlerinden edilme travmaları; şu an yaşayan bizlerin de bilinçlerinde bir yumru gibi oturmaktadır.
Bugün ormanda çıplak ayak yürürken, büyükannemin (Toprak Ana) avuçlarında adım attığımı düşledim. Anneannem tarafından gelen azınlık travmalarımı her adımda toprağa bıraktığımı düşledim…Ben senin çocuğunum Türkiye; bu topraklarda doğdum, bu insanlarla büyüdüm. Ben senin çocuğunum, kıymetlinim. Din, dil, renk, ırk ayrımı yapmaz Toprak Anam. O tüm çocuklarını eşit sever, birbirinden ayırmaz ve bütünlük verir. Hangi ırktan, dinden, renkten olursak olalım; atalarımız ne yaşamış olurlarsa olsunlar, bu toprakların çocuğu olduğumuzu kabul edip varlığımızı güçlendirmesine izin verelim. Böylelikle yaşadığımız ilişkilerde, aitlik hissini yaşamaya fırsatımız olur. Yaptığımız her iş ile olan bağlantımız kökten geleceği için başarma olasılığımız her zaman daha yüksek, tutunmamız ise daha olanaklı olur.Sistem her zaman hepimize minimum şansı verir. Bu şansı kullanabileceğimiz ve kendi varlığımızın değerini tevazuyla her adımda daha çok hissedeceğimiz günler diledim.
Nisan 2014