Kadınlık mı?
Önce genç kız olacak, bedenini, tavırlarını tanıyacak ve kullanmayı öğreneceksin; sonra ruhunun en derin çıkmazlarında deli gibi savurup kendini, uçlarını fark edeceksin.Öyle uçurum kenarlarında dans edeceksin ki, hem övgüyü hem yargıyı göğsünde taşımayı öğreneceksin.
Gün gelecek artık o bedende, o tavırlarda, o ruhta yerine, kabına sığmayacak ve büyümeyi öğreneceksin…Büyümek işte aldığın yaşla değil, ruhunun diplerine oturttuğun çakıl taşlarıyla usul usul akan…O uçlarda dolaşan ruhunu bilip, gemini ağzına takacaksın ruhunun. Her yere koşarak giden bedenini dinginleştirip yuvarlayacaksın hareketlerini. Güç sandığın koşuşturmaları, sert bakışları bir kenara bırakıp göz kapaklarının farkına varacaksın.Gün gelince kapatmayı, gereğinde açmayı bileceksin zarafetle.Sımsıkı tutmayacaksın tokalaştığının elini erkek gibi; ama ruhunla saracaksın karşındakinin ellerini, gönlünü…Kavramayacaksın bardağı yıllardır kullanıp değerini yitirmiş herhangi bir şey gibi. Dokunmayı, tutmayı öğreneceksin her şeyi; hayatı, sevdiğini, kendini…Yine sakince, nezaketle, ömründe ilk defa gördüğün çok kırılgan bir çiçeği tutar gibi, sen de öyle olacaksın, kırmayacaksın, döküp parçalamayacaksın kendini.
Ama her şeye hakim olacaksın. Gücünü bilecek ama bununla böbürlenmeyeceksin. Övüneni yermeyecek, gönlünü açanı ezmeyeceksin... Bakmayı da bileceksin, korkmayacaksın karşındaki kim olursa olsun gözlerine bakmaktan…Öylesine de bakmayacaksın gözlerini çevirdiğin heryere; içini göreceksin bedenin, odanın, doğanın… Öyle bir göreceksin ki, doğa sana konuşacak; yabancı demeyecek, insanlar gönüllerini saklamayacak, çocuklar yaşını hiç bilmeyecek…
Sen ne zaman büyümeye hazırsan işte, gönlünü dingin sularla eş tutup akmaya devam edeceksen usulca, kadınlığın tadına bakarsın bu hayatta.Ondan sonra seçeceksin eşini, yolunda koluna girip seninle yürümeyi göğsünde taşıyanı, yolunu yolu bileni…