yandex watch
Korku Hapishaneleri

Korku Hapishaneleri


Cezalı bir ırkın çocuklarıyız bizler. Ataları cennetten kovulmuş bir türün torunları…
O kadar alışmışız ki yaşamda cezalandırılmaya, hak etmediğimize inanmaya, bir şekilde masumiyetini çoktan kaybetmiş kederli ruhlar olarak yaşamaya, mutluluk bizler için güzel bir hayal olarak kalmış.
Öyle ki, mevcut durumun bozulmamasını bile mutluluk olarak tanımlar olmuşuz. İşkencenin şekil değiştirmeden devamlılık sağlaması bizim huzurumuz olmuş.
Az ile yetinmek erdem, istemediğimiz şeye hayır dememek nezaket olmuş. Büyük hayaller kurmak çocukluk, kendinden vazgeçip modern köleler olup, boyun eğmek olgunluk olmuş.
Hatta bu kadarla kalmamış, bu kavramların dışında hareket etmek korku yaratır olmuş.
Hayır demekten, hayal kurmaktan, fazlasını istemekten korkar olmuşuz.
O korkular ki, bizi biz olmaktan alıkoyan, bir adım daha ileri taşımaktan aciz bırakan…
Bizi olmak için geldiğimiz varlıktan, sürekli uzak tutan!
İşinden mutsuz, ilişkisinden mutsuz, yaşam tarzından, bulunduğu yerden mutsuz çoğumuz.
Buna rağmen bu mutsuzluk bölgesinden çıkmak için herhangi bir adım atmayız, atamayız.
Çünkü, çok geçerli sebeplerimiz vardır bu alanda kalmak için.
-Başka bir iş bulamayacağımızdan, paraya olan ihtiyacımızdan işimizden ayrılmayıp kendimizi orada, o cehennemin içerisine hapsederiz.
-Mutsuz olduğumuz ilişkimizin içinde, sadece alıştığımız için, artık umudumuz kalmadığı ve başka  birinin de çok farklı olamayacağı klişeleri ile sürünür dururuz.
Bizden daha mutsuz insanlara bakarız, onların hali üzerinden, kendi halimize şükreder, hapishanemizin demirlerini parlatırız.
Yutması kolay, düşünmeden söylenebilecek kadar yaygın ve bir o kadar da anlamsız bahanelerimizdir aslında bunlar.
Oysa korkuyoruzdur. Sadece korkuyoruzdur. Ayağa kalkmaktan, tek başına savaşmaktan, çevre tarafından onaylanmamaktan ve belki de aslında içimizde bir yerlerde “inandığımız kendimizin” gerçek olmamasından.
Haksız olduğumuz söylenemez!
Bu kadar yıl değersiz olduğunu başına vura vura sana inandıran bu hayata karşı koymak biraz cesaret ister, sadece içindekine  güvenerek yürümek gerçekten “yürek” ister!
Ama iyi haber, hepimiz de birer tane var !!
Bu da demek ki hepimizin her zaman doğruyu gösteren bir pusulası var!
Gereken tek şey, sakin olup bir seçim yapmak. Bu seçimi de karpuz seçer gibi değil, tam yüreğinden, oradan gelen his ile yapmalısın.
Seçim yaparken, beyin jimnastiğini bir kenara bırakmalısın, kendine acımaktan, durumuna ah vah etmekten birkaç dakikalığına vaz geçmelisin. Tüm dünyayı ve kaderini suçlamaktan, burnundan alevler çıkaran küçük ejderhandan birkaç dakika uzak durmalısın.
Seçim yaparken sadece saf sen ve yüreğin olmalı.
Siz beraber olunca, korku, endişe, araba taksitleri kapıdan giremez.
Cesaret İstanbul’da sadece sokağa çıkmak için bile çokça kullandığımız bir yönümüz, yaşamımızı sonsuza dek olumlu ve sihirli bir yöne çekmek için de bir kısmını kullanmak istemez misiniz ?
Işıldayan, hayal ettiğimiz gibi yaşamlar diledim,
Tüm sevgimle.
 

Yorum Yap