Ne Geliyorsa Hoş Gelsin: Yaşamın Hayatımıza Getirdiği Öğretiler
Üstadım! Yaşam sana bu güne kadar tonlarca kilobayt enerji, öğreti, bilgi indirdi.
Her indirdiği görünmez bilgi ile sarsıldık, ayaklarımız bir yerden kesildi. Bazen tek ayak üzerinde sektik bazen tepetaklak yerlerde debelendik. Sonunda toparlanıp yürüdük, yine iki ayak üzerinde, yine bildiğimizi bildiğimiz veya sandığımız kendimiz ile.
Her öğreti bir postacı aracılığı ile geldi. O postacı bazen bizi baştan çıkaran bir kadın/erkek, bazen annemiz, bazen iş yerinden bir arkadaşımız oldu… Bazen o postacı Instagram’da gördüğümüz bir fotoğraf oldu.
Yaşam bizim için mümkün olan her yolu kullandı ve kullanmaya devam ediyor.
Bu postacılar, gün geldi bizi yollarımızdan alıkoydu, gün geldi içimizdeki parlayan ışığı bize gösterdi. Bazen en iltihaplı yaralarımızın üzerine tuz döktü.
Herkes görevini layıkıyla yerine getirdi.
Her postacıyı sevmedik haliyle, icra kağıdı getirenle, aşk mektubu getiren bir olur mu, değil mi? Ama icra kağıdının sorumlusu da biziz!
Her postacı bize önceki kararlarımızın sonuçlarını taşıdığı gibi, yeni hallerimizin kağıtlarını da taşıdı.
Hepsi ile helalleştik, hepsini aldık, ödenecekleri ödedik, itirazlarımızı yaptık, içeri alıp buyur edeceklerimizi oturttuk koltuğumuzun baş köşesine.
Ne geliyorsa hoş gelsin!
Ustalık zaten burada başladı…
‘Korkmuyorum’ korkusuzluğundan değil, korku illüzyonunun hayattan çıkmasıyla… Bir konuya verdiğimiz tepkisel cevap ile değil, sadece hissettiğimiz gibi davranışımız ve ayrıştırmayışımızla. Yaşadığımız her şeyi göz hizasında tutarak gelen her duyguya ‘eyvallah’ deyişimizle…
Burada küçük ama çok mühim bir nüans var:
Eyvallah derken, bunu da göğüsleriz, bununda altından kalkarız, başımıza geldiyse çekeriz, karmamız, kaderimiz vs demeden…
Ayrıştırmadan
Ayrıştırmadan
Ayrıştırmadan
Kategorize etmeden
Etiketlemeden
Ayrıştırmadan
Ayrıştırmadan
Ayrıştırmadan
İlk defa görüyormuş gibi de değil, senin yeni halin ile bu durum ilk defa karşılaşıyormuş gibi… Ki öyle… Asla aynı olmadı. Aynı ise, illüzyondaydın veya illüzyondasın arkadaşım.
Belki biraz yavaş değişimler, minik ayrıntılar değişti, çok benzedi ama asla aynı olmadı. İkiz kardeşler gibi!
Yaşam asla kopyalamaz, kopyalayan zihindir, mekanik olandır.
Yaşayan, büyütür, dönüştürür, yaratır.
Her şey bütünde ve her şey ayrıntıda, içeriden dışarıya, dışarıdan içeriye.
Sonsuzluk burada bir yerlerde…
Bugün benim için bir biat günü. Öğreten, ışık tutan, karanlıklara sokan, oradan havalara atan, alıp karşısına konuşan, ayağıma takılan, kılık değiştirmiş tüm üstadlarıma biat günüm.
Lafını, hissini dilinden sakınmamış her birine…
Kartalım kanatlarını açabilecek bir alan bulduysa bu gökyüzünde, önlerinde başımı eğeceğim çok usta var!
Selam olsun!
Yeni ayda kanatlarınız açık, rüzgarınız bol olsun!
Sevgiyle selamlarım…