Tarihin tekerrür etmemesi için “bir” olmaya var mısınız?
Her ölümlünün hayatı aynıdır. Her ölümlü hayatında kayıtsız bir dönem yaşar, düştüğü zamanlar olur, kalkmayı başardığı zamanlar olur. Toplumda karışıklık olur, doğa dönüşür ve o ölümlü bunların da içindedir. Hangi zaman diliminde olduğunun bir önemi yoktur, her dönemde, her ömürde aynı şeyler yaşanır…
Bir ölümlü yoktur ki doğal afetlerden bihaber olsun, bir savaştan öte yaşasın, salgın hastalıklardan uzak kalsın…
Her ölümlü bu döngüyü yaşar. Çünkü yaşam, değişik ölçeklerde bir spiral gibi döner durur Matrix’in içinde olana. İllüzyon budur. Kurulan oyun budur.
Her dönemde bu oyundaki sebepler değişkenlik gösterse de olaylar başlık olarak değişkenlik göstermez.
Değişkenlik gösterip, olayların başlığını yerinden oynatacak olan bu olaylara verilen cevaplardır.
Yaşanan hiçbir şey yeni değil, hiçbiri bu dönem insanlığına ait değil.
Hiçbiri de duruma, sonuca müdahale edilerek değiştirilemez.
Asla bu şekilde sonuç vermedi. Yine vermeyecek…
Bazen sürekli aynı oyunu oynuyormuşsunuz gibi gelmiyor mu?
Peki bu sefer neyi değişik yapmayı planlıyorsunuz?
Yaşam herkes ve her şey için çarkını döndürmeye, hep yansıttığını yansıtmaya, anlattığını anlatmaya devam edecek. Son ruh gelip oyunu fark edinceye kadar, o son parça da gelip dönen oyuna “gülmeye” başlayıncaya kadar!
Ve belki sonra sahne kapanacak, perde çekilecek.
Yaşamın içindeki yerimizi görmek, buradaki varlığımızın sebebini hatırlamak ve uykudan uyanmak zorundayız. Ki nitekim, burada bu yazıyı okuyan herkes bu yolda adımlar atan, koşan ruhlar. Peki ya geri kalanlarımız?
Hala yaşamın matematiğini sorgulamayanlarımız, hala sorusu gelmemiş olanlarımız?
Onlarsız mı olacak?
O son ruh da yaşam aynasının karşısına geçip kendi “yansımasına” gülene kadar!
Bu yüzden, her bir zerre bilgimiz, her bir zerre enerjimiz burada var olan her ölümlü için akacak ve onu kapsayacak. Oyun bu, düzen bu, kontrat bu. Vazgeçmek yok, pes etmek yok. Destek var, anlayış var, hürmet var…
Yaşama verdiğimiz cevaplardır diğerlerine verdiğimiz cevaplar. Diğerlerine özenimiz, yaşama özenimizdir. Sevgide kalmak ne derece yeter? Kendini kollamak ne derece yeter?
Cevaplarımızı değiştirelim. İş bölümü yapalım. Sadece sevmeyelim, biraz da destek verelim, destek alalım. Kardeşliği, saygıyı, birbirimize hürmeti öğrenelim, aktaralım…
Her ölümlü bu dünyanın tüm başlıklarını yaşayacak, uzağından ya da yakınından geçecek. Belki erken yaşlarda, belki de geç… Fakat bir ömürde mutlaka her insanın tarihler boyu yaşadığını ıskalamadan yaşayacak.
Ve tarih tekerrürden ibaret olmamalı bu kez.
Şimdi, burada, tarihi değiştiren adım olmak ister misin?
Farkında olarak, kendi sorumluluğunu, yaşamın sorumluluğunu alarak, “diğerleri” kelimesini lugatından çıkararak, itibar ederek…
Çünkü tek ihtiyacımız “Lütfen olmasın” diye dua edip ağlamak değil.
Tek ihtiyacımız “şefkat” ve “sabır” ile denenmemişi denemek. Kapsamak…
İşte bu çağ ki “yaratıcılığı” kullanma cüretini göstereceğimiz. Aklı yaratım ile eş hizada tutup “bir” dediğimizi dünyaya indireceğimiz.